“Mustafa Kemal öldüğünde ben üç yaşındaydım. Yüzünü görmedim. Sesini ancak sonraları, taş plaklardan dinleyebildim ama ömrüm boyunca onun ilkelerinden esinlendim ve yaşam tarzımı onun ilkelerine uygun düzenledim.
Uzun bir ömür sürmek, insanları elbette değişime uğratabilir.
Önemli olan; bu süreçten geriye temiz, buruşmamış bir kişilik, o kişiliğin izlediği olaylardan kalmış anılar, belgeler bırakmaktır. Döneklik ve ihanetin kol gezdiği şu günlerde buna ciddi gereksinim vardır.
İşte bu kitap bu amaçla yazıldı.
Saltanattan Ulusal Kurtuluş’a uzanan dönemde, neler yapıldı, neler kazanıldı ve o kazanılanlar zaman içinde ne hale getirildi? Bunları gelecek kuşaklara, yaşayan yaşamayan ama anıları taze tutulan tanıklarıyla, belgeleriyle anlatmak...
Cumhuriyet’i hedef alan etnik ve dinsel isyanları, sonra ışıklar saçan büyük devrimin gelişini, o gelişte oynanan ‘oyun’un figüranlarını, dünyanın bu coğrafyasının zenginliklerini ve konumunun önemini bilenlerin kabaran iştahlarının nasıl göğüslendiğini, devrimlerin nasıl yapıldığını ele almak...”