Konuşabilme yetisi, insanoğluna bahşedilmiş en büyük hazinedir. Konuşma beyinde başlayan ve ses aracılığıyla ifade edilen karmaşık motor bir işlevdir. Konuşmacı, düşündüklerini dil (lisan) ve ses kalıplarını kullanarak, bir anlaşma sağlamak amacı ve karşısındakilerin de ilgileneceği beklentisiyle konuşmasını gerçekleştirir. Konuşanın sesinde veya konuşmasında ortaya çıkabilecek bozukluklar, iletişim dediğimiz olguyu büyük oranda etkiler. Ses ve/veya konuşma bozukluğu olarak tanımladığımız; bireyin sözel, sözel olmayan veya grafik sembol-işaret sistemlerini kullanarak iletişim kurma (alma, gönderme, işlemleme, kavrama-anlama) yetisinde kişisel, sosyal eğitim ve iş hayatını etkileyen yetersizliklerdir. Bu yetersizliklerde işitme, dil ve konuşma süreçleri hafif düzeyden çok ağır düzeye yayılan gelişimsel ya da edinilmiş (sonradan ortaya çıkan) olarak etkilenebilir. Bu yetersizlikler, belirli bir tıbbi nedene dayalı olabileceği gibi belirli bir nedene bağlı olmayabilir ve/veya çeşitli özür gruplarına ikincil olarak eşlik edebilir. Ülkemizde çok sayıda ses, dil ve konuşma sorunlu birey olması, bu alanda daha çok ve daha ivedilikli çalışmalar ortaya konulmasını gerektirmektedir. Bu kitap, dil-konuşma ve ses bozuklukları konusunda, değişik disiplinlere göre terminolojik farklılıkları da bir araya getirip, tanı, tetkik ve terapi süreciyle uğraşan uzmanlara ve bu alanla ilgilenenlere, el altı kitapçığı, bilgi birikimleri özeti olarak hazırlanmıştır.