Eda'nın içi içini yiyordu. Dünya tarihinin en önemli kişiliklerinden biri şu anda önünden geçiyordu ve ona bakma izinleri yoktu. Ansızın aklına bir fikir geldi. Delice bir fikir.
Muhteşem Süleyman'ın yaklaşmasına on adımdan daha az bir mesafe kalmıştı.

İşte o anda o zamana ait olmayan bir ses duyuldu!

"Çkrrrt!"

Ayak sesleri ansızın kesildi. Birkaç saniye sonra Hünkar'ın gür sesi duyuldu:

"Bu da ne ola ki?"

Cem neler olduğunu anlamak istercesine hâlâ eğik duran başını Eda'dan yana çevirdi ve onun cep telefonunu yavaşça şalvar cebine indirdiğini görünce gözleri dehşetle açıldı.

Tomtom Mahallesi'nin üç kafadarı Eda, Cem ve Mustafa bu kez Topkapı Sarayı'nı soyma planları yapan iki hırsızın peşindedir. Ama hiç ummadıkları bir şey olur, kendilerini birden 1540 yılında bulurlar. Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayrettin Paşa ve Mimar Sinan'la yüzyüze gelirler. Ne var ki, saray hayatı şimdi çok farklıdır ve üç kafadar arkadaşın başı bu kez büyük beladadır!